KARASİNEK (Musca domestica L.) (DIPTERA: MUSCIDAE)
Ev sineği olarak bilinen Musca domestica L., Diptera takımının Muscidae familyasına ait bir türdür.
• İnsanların yaşadıkları hemen tüm alanlarda bu türe rastlamak mümkündür.
• Karasinekler insanların kullandıkları besin maddeleri ve organik atıklarla beslenmekte, tifo, dizanteri, kolera ve tüberküloz gibi hastalıklara da vektörlük yapmaktadırlar.
• Karasinekler 4-6 mm boyunda ve genelde gri renklidirler.
• Ağız yapısı yalayıcı-emici tiptedir.
• Karasineklerle ilgili yapılan çalışmalar göstermiştir ki bu sineklerin pis artıklarla, pis beslenme alışkanlıkları yüzünden vücutlarının gerek içyapısında, gerek dış yapısında patojen mikroorganizmalardan, virüsler, bakteriler ve protozoaları barındırdıkları saptanmıştır.Karasineklerde besin maddeleri kursakta bir miktar çiğnenir ve kursak içeriği hortumun ucuna gelerek küçük damlacıklar şeklinde damlar ve bu durum hastalıkların yayılmasının başlıca sebebidir.
• Daha önce dışkı, atık maddeler ve bozulmakta olan besinlerden alınan hastalık etmenlerini besinler aracılığıyla veya doğrudan bulaştırılırlar.
• Yumurta, larva, pupa ve ergin dönemlere sahip olan ev sineği uygun şartlarda 6-24 günde bir nesil verebilir.
• Dişi sinek yumurtalarını organik maddece zengin gübrelik ve çöplüklerin üzerine bırakır ve birkaç saat içerisinde açılan yumurtalardan çıkan larvalar buralarda beslenirler ve üç dönemden sonra pupa olurlar ve erginler çıkarlar.
• Karasinekler gündüz hareketli, gece ise dinlenme durumundadırlar.
• Gece yapılacak ilaçlama yeterli etkiyi sağlayamaz.
• Bu sebeple bunlara karşı hareketli oldukları gündüz saatlerinde ilaçlama yapılmalıdır.
• Karasineklerin üreme alanları açık bidonlar ve konteynırlar, logarlar ve diğer bütün atıkların toplanma yerleridir. Bu bölgelerde beslenir ve yine bu bölgelere yumurtalarını bırakırlar. Bu yüzden böyle yerler larva mücadelesi için önem taşımaktadır. Uygun biyolojik larvisitler kullanılarak bu gibi bölgelerde ergin hale geçmeleri engellenmelidir.
• Karasineklerin yıldaki nesil sayılarının fazla olması sebebiyle bunlarla mücadelede kullanılacak ilaçlar münavebeli bir şekilde kullanılmalı ve farklı etkili madde grubundan ilaçlara yer verilerek dayanıklılığın ortaya çıkmasına engel olunmalıdır.
SIMULIIDAE (DIPTERA) TÜRLERİ
Simuliidae türleri kör veya karasinekler olarak bilinirlerse de Türkçeye tatarcıklar adıyla girmesi uygun olmaktadır.
Boyları 1-5 mm arasında değişir, vücutları kambur görünümü arz etmektedir. Genel olarak grimsi siyah renkte gümüşi noktalı, antenleri 9-12, çoğunlukla 11 segmentli kanatlar şeffaf ve geniş, bacakları ise kısa ve kalındır. Olgun larvaları 10-15 mm boyunda grimsi siyah, açık kahverengi veya siyah renktedir. Larvaları su içerisinde kendilerini posteriörde bulunan diskteki tutucuları yardımı ile bir objeye tuttururlar.
Bu türlerin üreme yeri olarak dağ dereleri gibi akan sular kabul edilirse de yol kenarlarındaki hendeklerde, yavaş akan sularda da çoğalırlar.
Sürüler oluşturarak evcil hayvanlara ve insanlara saldırırlar.Sudan birkaç kilometre uzaklıkta da bol miktarda bulunabilirler. Etkinlikleri için ortamın sıcaklığının 10 0C’nin üzerinde, rüzgârın hızının ise saniyede iki metreden az olmaması gerekmektedir.
Kışı su içerisinde larva döneminde geçirirler.
• Hızlı akan, taşlık yerlerdeki berrak ve köpüklü suları tercih ederler.
• İlkbaharda pupa olur ve çıkan erginler nektarlarla beslenirlerse de dişilerin yumurtalarının gelişmesi için mutlaka kan emme zorunluluğu vardır.
• Yabani hayvanlar büyük ve küçükbaş çiftlik hayvanları, kümes hayvanları, kuşlar ve bazı türler için de insanlar konukçu durumundadırlar.• Dişiler yumurtalarını su içerisindeki taş ve diğer objelere veya su kenarlarına bırakırlar.
• Çıkan larvalar kendilerini objelere tutturarak Crustacea, Protozoa, Algler, bakteri türleri ve çürümekte olan organik maddelerle beslenirler.
• Enginleri sıcakkanlı hayvanlardan kan emerek doğrudan zehirlenmelere veya hayvanların zayıf düşmesine sebep olurlar ayrıca bazı hastalıkları da taşırlar.
• Bunların sokmaları sonucu meydana gelen ölümlere böceğin salgısında bulunan toksin sebep olmaktadır.
• 1994 yılında Erzurum’da Tetisimulium bezzi (Corti) salgın yaparak hayvan ölümlerine sebep olmuştur.
• 2006 yılında ise Nevşehir’de Simulium lineatum (Meigen)’un salgını olmuştur.
• Bu familyaya ait 1600 civarında türün bulunduğu, en büyük cins olan Simulium’un 1200 türünün bulunduğu belirtilmektedir.
• Bu familyaya bağlı 29 türün insan ve hayvanlarda zararlı olduğu bunun ise 24 türünün Simulium cinsine bağlı olduğu bildirilmektedir.
PHLEBOTOMINAE (DIPTERA) TÜRLERİ
Psychodidae familyasının, Phlebotomidae altfamilyası içerisinde yer alan Phlebotomus cinsine giren türler Leishmania cinsine giren protozoaların vektörlüklerini yapmaları nedeniyle önem taşımaktadırlar.
Phlebotomos cinsine ait türler memelilerde beslenmekte ve yazları sıcak, kışları ise soğuk olan bölgelerde daha iyi gelişme göstermektedirler.
Bu cinsin en belirgin morfolojik özelliği 2.-6. abdomen tergitlerinin arka kısımları üzerinde dik kılların bulunmasıdır.Bu cins sandfly (kum sineği) adı verilen grup içerisinde yer almakta ve ülkemizde tatarcık, yapyakan, çetisineği veya yakarca diye adlandırılmaktadır.
• Ülkemizde özellikle Leishmaniasis’in taşınması açısından önemli olan bu cinse ait türlerin hangilerinin vektör olduğu konusunda kesinlik bulunmamaktadır.
• Phlebotomus türleri kahverengimsi, dar vücutlu, uzun bacaklı, vücudunun üzerinde dik duran dar yaprak şeklinde kanatlı, uzun antenli, palpleri beş segmentli, vücutları yoğun kıllarla kaplı ve 2-5 mm boyundadırlar.
• Türkiye’de yapılan çalışmalar sonucunda 19 Phlebotomus türünün bulunduğu belirtilmektedir.
• Bunların larvalarının organik maddelerin altına gizlenmeleri, küçük olmaları, toprak rengine benzemeleri ve yavaş hareket etmeleri ile tanınırlar.Bu cinse ait türler genelde aktif olup gün boyunca genellikle soğuk ve karanlık barınaklarda saklanmakta, fakat bu süre esnasında da ışık durumu, ısı, nem ve rüzgar şiddetine göre bazı aktivitelerde bulunabilmektedirler.
• Sokma karanlıktan çok kısa süre önce başlamakta ve bazen gece boyunca sürmektedir, hatta güneşin doğuşuna yakın artmakta ve güneş tamamen doğana kadar devam etmektedir.
• En aktif ısı derecesi 25-28 0C’dir.
• İdeal nem oranı % 50’nin üzerindedir.
• Enginlerde dişiler üç, erkekler ise iki hafta yaşamaktadırlar.
• Erkekleri bitki özsuyu ile beslenmekte ve yalnızca dişiler kan emmektedirler.
• Larvalarıyla mücadelede; yerleşim alanlarının yakınlarındaki kemirgen yuvalarına, çöplüklere ve potansiyel barınak olabilecek yerlere larvisit uygulaması tavsiye edilir.
• Erginleriyle mücadele sivrisinek mücadelesiyle aynıdır